Maymun
Uluyan maymunlar diş çürümesini önlemek için akaju meyvesinin saplarını çiğniyor.
Tavşan
Avcılar, tavşanların mercanköşk, nane ya da papatyaların arasında dolaştıklarını bilirler. Tavşanların bu bitkileri neden tercih ettiklerini de zoologlar anlamaya çalışıyor. Mesela Michael Boppre, söz konusu şifalı bitkilerin tavşanlarda mide ve bağırsak parazitlerini önlediği kanısında. Kanıt olarak da Almanya’da yıllardan beri tavşanların yaşam alanlarındaki gelişmeleri izleyen biyologların gözlemlerini gösteriyor.
Tavşanlar besili ve sağlıklı görünmelerine rağmen sayıları gitgide azalmakta. Bu garip yok oluşun nedeni bugüne değin, değişen iklim koşullarıyla birlikte artan yağışlar ve soğuk havaya bağlanıyordu. Fakat Boppre’nın bu konudaki görüşü farklı: ‘Endüstriyel tarımda kullanılan zehirli maddeler ve gübreler tavşanların beslenme alanlarına dolayısıyla da parazitlerle savaşan doğal koruma mekanizmasına da zarar veriyor.
Ayı
Alaska’daki bozayılar kış uykusuna yatmadan önce tenyalarından saparna bitkisiyle (Smilax) kurtuluyorlar.
Kuşlar
Bazı kuşlar ise tüylerine yapışan kene ve bitleri karıncalarla ovarak temizliyorlar.
Goril
Örneğin dağ gorili kusmasını önlemek için ağaç kabuğu kemirir. Amerikalı kimyacı bu ağaç kabuğunun salmonella bakterisinin çoğalmasını önlediğini laboratuvarda kanıtlamış.
Şenpanze
Tanzanya’daki şempanzeler de Sierra Leone yerlileri tarafından ‘Keçiöldüren’ olarak adlandırılan ve son derece zehirli olan bir çalı bitkisinin dallarındaki özü çiğniyorlar. Maymun araştırmacısı Michael Huffman, bağırsak kurdu belirtileri gösteren dişi bir maymunun bu şekilde kısa bir süre içinde iyileştiğini gözlemlemiş.
Sığırcık kuşu
Hayvanların içgüdüsel olarak hastalanmamak için çaba gösterdiklerine inanan ve Bavyera bölgesindeki sığırcık kuşlarının yuvalarını sağlığa yararlı bir biçimde kurduklarını izleyen Max-Planck Ornitoloji Bölümü araştırmacılarından Helga Gwinner: ‘Erkek kuşlar yuvayı çeşitli ot ve çiçeklerle besliyorlar’ diyor.
Yavru sığırcık kuşları şifalı bitkilerle kurulmayan yuvalardaki yavru kuşlara göre daha sağlıklılar. Hatta son araştırmalar bağışıklık sistemlerinin de daha güçlü olduğunu göstermiş. Çünkü kanlarındaki akyuvar oranı daha yüksek. Gwinner şimdi çalışma arkadaşı Jan Baldwin ile birlikte kuşların bağışıklık sistemlerini güçlendiren civanperçemi (Achillea millefolium) içindeki maddelerin moleküler yapılarını inceliyor.
Zoologlar bir zamanlar sığırcık kuşu yuvasındaki çiçeklerin dişileri kızıştırdığını düşünüyorlardı. Bazı araştırmacılara göreyse yuvaları bit ve uyuz böceğinden koruyordu. Fakat ornitolog civanperçemiyle örülmüş yuvalarda da diğerleri kadar parazit bulmuş.
Spiegel dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, yuvalarını sağlıklı malzemelerle besleyen başka kuş türleri de var. Örneğin odun kömürünün antibakteriyel özelliğinden yararlanan Avustralya ispinoz kuşu yuvasına odun kömürü döşüyor. Hatta Otus asio baykuş türünün yuvasında böcek larvalarıyla beslenen yılanlar (Leptotyphlops) bulunmuş. Fakat hayvanlardaki her dikkat çekici davranışın tedavi amaçlı olduğunun düşünülmemesi gerekir.
Örneğin Romalı yazar Plinius (doğumu İ.S.24 veya 23) kör yılanların, gözlerini rezene çiçekleriyle ovduktan sonra yeniden görebildiklerini sanıyordu. Oysa bu durumda rezenenin tedavi edici bir etkisi yok. Yılanlar deri değiştirirken kısa bir süre için görmezler. Ancak gözlerinin etrafındaki deriyi rezene saplarıyla keserek derilerinden daha çabuk kurtulmaya çalışırlar. Ortaçağ İngiltere’sindeki doktorlar yara tedavisinde hastalarına köpek yavrusu dili öneriyorlardı. Köpekler gerçekten de yaralarını yalıyorlar, ama iltihabı iyileştirici etki dilde değil tükürüktedir.
Toprak yemenin faydası
Şifalı otlar konusunda en doğru reçeteleri bulabilenler bugün bile hala kusmaya karşı toprak yiyen Avustralya yerlileridir. Özellikle mineral eksikliği ama başlıca sodyum eksikliği çeken otçul canlılar toprak yemeyi severler. Örneğin güney Amerika’da yaşayan maymun ve papağanlar yoğun mineral içerikli termit yuvalarındaki toprakla besleniyorlar.
En yoğun sodyum eksikliği fillerde görülür. Batı Kenya’daki filler sodyum ihtiyaçlarını Mount Elgon volkanındaki bir mağarada gidermeye çalışırlar. Fillerin kopardıkları tonlarca kaya parçası arasında son derece etkili bir sindirim ilacı olan sodyum sülfat da bulunur.
Ve akut zehirlenmelerde birçok hayvan killi toprak yer. Çünkü kil zehri temizlemekte. Maymunlar özellikle de termit yuvalarındaki killi topraktan yararlanırlar.
Papağanlar killi tabakaların hemen yüzeyde bulunan yamaç yarıklarını tercih ederler.
Ancak zehirlenmeye karşı en çok kullanılan doğal ilaç odun kömürüdür. Hayvanın kendi ağırlığından 200 misli daha fazla zehri temizleyen odun kömürünün etkisinden insanlar da yararlanır. Genelde orman yangınlarından artakalan odunları kemiren maymunlar acil durumlarda odun kömürünü evlerden de çalıyorlar. Çünkü primatların yemek listesinde bulunan mango zararlı maddeler içerir ve odun kömürü bunları zararsız hale getirir.
Kafeslerde yaşayan hayvanların şifalı bitkilerden yararlanmaları çok zor. Bu da onların doğada yaşayan türlerine göre neden daha çok sindirim rahatsızlıklarına yakalandıklarını açıklıyor.
Davranışları içgüdüsel
Belli başlı bitkileri yemeleri genelde içgüdüsel bir davranış. Ama eğer kendilerini daha iyi hissediyorlarsa yararlı bitkileri akılda tutabiliyorlar.
Asıl ilginç olan hayvanların evrim süresince sırf tadına bakarak bir sürü şifalı bitkilere ulaşmış olabilmeleri. Boppre, Afrika’da yaptığı bir araştırma gezisi sırasında bulduğu Chrysippusfalter kelebeğini Almanya’ya getirerek çoğaltmaya çalışmıştı. Ancak erkek kelebekler oldukça sağlıklı olmalarına rağmen çiftleşmeye yanaşmıyordu. Zoolog ikinci gezisinde doğada yaşayan kelebeklerin davranışlarını yeniden incelediğinde, erkek kelebeklerin çiftleşmeden önce kurumuş çiçek saplarını emdiklerini fark etmiş. Dişi kelebeği etkileyen bir kokuya dönüşen madde, çiftleşme sırasında spermayla birlikte dişiye dolayısıyla da yumurtalara geçiyor. Boppre bu kokunun yumurtaları düşmanlardan koruduğunu sanıyor.
Sizde hayvanlardan gördüğünüzü bizimle paylaşın
Avcılar, tavşanların mercanköşk, nane ya da papatyaların arasında dolaştıklarını bilirler. Tavşanların bu bitkileri neden tercih ettiklerini de zoologlar anlamaya çalışıyor. Mesela Michael Boppre, söz konusu şifalı bitkilerin tavşanlarda mide ve bağırsak parazitlerini önlediği kanısında. Kanıt olarak da Almanya’da yıllardan beri tavşanların yaşam alanlarındaki gelişmeleri izleyen biyologların gözlemlerini gösteriyor.
Tavşanlar besili ve sağlıklı görünmelerine rağmen sayıları gitgide azalmakta. Bu garip yok oluşun nedeni bugüne değin, değişen iklim koşullarıyla birlikte artan yağışlar ve soğuk havaya bağlanıyordu. Fakat Boppre’nın bu konudaki görüşü farklı: ‘Endüstriyel tarımda kullanılan zehirli maddeler ve gübreler tavşanların beslenme alanlarına dolayısıyla da parazitlerle savaşan doğal koruma mekanizmasına da zarar veriyor.
Ayı
Alaska’daki bozayılar kış uykusuna yatmadan önce tenyalarından saparna bitkisiyle (Smilax) kurtuluyorlar.
Kuşlar
Bazı kuşlar ise tüylerine yapışan kene ve bitleri karıncalarla ovarak temizliyorlar.
Goril
Örneğin dağ gorili kusmasını önlemek için ağaç kabuğu kemirir. Amerikalı kimyacı bu ağaç kabuğunun salmonella bakterisinin çoğalmasını önlediğini laboratuvarda kanıtlamış.
Şenpanze
Tanzanya’daki şempanzeler de Sierra Leone yerlileri tarafından ‘Keçiöldüren’ olarak adlandırılan ve son derece zehirli olan bir çalı bitkisinin dallarındaki özü çiğniyorlar. Maymun araştırmacısı Michael Huffman, bağırsak kurdu belirtileri gösteren dişi bir maymunun bu şekilde kısa bir süre içinde iyileştiğini gözlemlemiş.
Sığırcık kuşu
Hayvanların içgüdüsel olarak hastalanmamak için çaba gösterdiklerine inanan ve Bavyera bölgesindeki sığırcık kuşlarının yuvalarını sağlığa yararlı bir biçimde kurduklarını izleyen Max-Planck Ornitoloji Bölümü araştırmacılarından Helga Gwinner: ‘Erkek kuşlar yuvayı çeşitli ot ve çiçeklerle besliyorlar’ diyor.
Yavru sığırcık kuşları şifalı bitkilerle kurulmayan yuvalardaki yavru kuşlara göre daha sağlıklılar. Hatta son araştırmalar bağışıklık sistemlerinin de daha güçlü olduğunu göstermiş. Çünkü kanlarındaki akyuvar oranı daha yüksek. Gwinner şimdi çalışma arkadaşı Jan Baldwin ile birlikte kuşların bağışıklık sistemlerini güçlendiren civanperçemi (Achillea millefolium) içindeki maddelerin moleküler yapılarını inceliyor.
Zoologlar bir zamanlar sığırcık kuşu yuvasındaki çiçeklerin dişileri kızıştırdığını düşünüyorlardı. Bazı araştırmacılara göreyse yuvaları bit ve uyuz böceğinden koruyordu. Fakat ornitolog civanperçemiyle örülmüş yuvalarda da diğerleri kadar parazit bulmuş.
Spiegel dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, yuvalarını sağlıklı malzemelerle besleyen başka kuş türleri de var. Örneğin odun kömürünün antibakteriyel özelliğinden yararlanan Avustralya ispinoz kuşu yuvasına odun kömürü döşüyor. Hatta Otus asio baykuş türünün yuvasında böcek larvalarıyla beslenen yılanlar (Leptotyphlops) bulunmuş. Fakat hayvanlardaki her dikkat çekici davranışın tedavi amaçlı olduğunun düşünülmemesi gerekir.
Örneğin Romalı yazar Plinius (doğumu İ.S.24 veya 23) kör yılanların, gözlerini rezene çiçekleriyle ovduktan sonra yeniden görebildiklerini sanıyordu. Oysa bu durumda rezenenin tedavi edici bir etkisi yok. Yılanlar deri değiştirirken kısa bir süre için görmezler. Ancak gözlerinin etrafındaki deriyi rezene saplarıyla keserek derilerinden daha çabuk kurtulmaya çalışırlar. Ortaçağ İngiltere’sindeki doktorlar yara tedavisinde hastalarına köpek yavrusu dili öneriyorlardı. Köpekler gerçekten de yaralarını yalıyorlar, ama iltihabı iyileştirici etki dilde değil tükürüktedir.
Toprak yemenin faydası
Şifalı otlar konusunda en doğru reçeteleri bulabilenler bugün bile hala kusmaya karşı toprak yiyen Avustralya yerlileridir. Özellikle mineral eksikliği ama başlıca sodyum eksikliği çeken otçul canlılar toprak yemeyi severler. Örneğin güney Amerika’da yaşayan maymun ve papağanlar yoğun mineral içerikli termit yuvalarındaki toprakla besleniyorlar.
En yoğun sodyum eksikliği fillerde görülür. Batı Kenya’daki filler sodyum ihtiyaçlarını Mount Elgon volkanındaki bir mağarada gidermeye çalışırlar. Fillerin kopardıkları tonlarca kaya parçası arasında son derece etkili bir sindirim ilacı olan sodyum sülfat da bulunur.
Ve akut zehirlenmelerde birçok hayvan killi toprak yer. Çünkü kil zehri temizlemekte. Maymunlar özellikle de termit yuvalarındaki killi topraktan yararlanırlar.
Papağanlar killi tabakaların hemen yüzeyde bulunan yamaç yarıklarını tercih ederler.
Ancak zehirlenmeye karşı en çok kullanılan doğal ilaç odun kömürüdür. Hayvanın kendi ağırlığından 200 misli daha fazla zehri temizleyen odun kömürünün etkisinden insanlar da yararlanır. Genelde orman yangınlarından artakalan odunları kemiren maymunlar acil durumlarda odun kömürünü evlerden de çalıyorlar. Çünkü primatların yemek listesinde bulunan mango zararlı maddeler içerir ve odun kömürü bunları zararsız hale getirir.
Kafeslerde yaşayan hayvanların şifalı bitkilerden yararlanmaları çok zor. Bu da onların doğada yaşayan türlerine göre neden daha çok sindirim rahatsızlıklarına yakalandıklarını açıklıyor.
Davranışları içgüdüsel
Belli başlı bitkileri yemeleri genelde içgüdüsel bir davranış. Ama eğer kendilerini daha iyi hissediyorlarsa yararlı bitkileri akılda tutabiliyorlar.
Asıl ilginç olan hayvanların evrim süresince sırf tadına bakarak bir sürü şifalı bitkilere ulaşmış olabilmeleri. Boppre, Afrika’da yaptığı bir araştırma gezisi sırasında bulduğu Chrysippusfalter kelebeğini Almanya’ya getirerek çoğaltmaya çalışmıştı. Ancak erkek kelebekler oldukça sağlıklı olmalarına rağmen çiftleşmeye yanaşmıyordu. Zoolog ikinci gezisinde doğada yaşayan kelebeklerin davranışlarını yeniden incelediğinde, erkek kelebeklerin çiftleşmeden önce kurumuş çiçek saplarını emdiklerini fark etmiş. Dişi kelebeği etkileyen bir kokuya dönüşen madde, çiftleşme sırasında spermayla birlikte dişiye dolayısıyla da yumurtalara geçiyor. Boppre bu kokunun yumurtaları düşmanlardan koruduğunu sanıyor.
Sizde hayvanlardan gördüğünüzü bizimle paylaşın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder